Günlük hayatımızda sık sık alışveriş yaparız.
Ancak; gördüğümüz fiyat etiketi aslında düşündüğümüz kadar basit değildir.
Peki bir ürünün gerçek değerini, yani buzdağının altındaki görünmeyen kısmını nasıl keşfederiz?
Fiyat etiketinde yazan rakamların arkasında malzeme maliyeti, işçilik, nakliye, vergi, mağaza ve işletme giderleri, hatta ar -ge ve pazarlama masrafları vardır.

Örneğin bir tişört düşünelim. Mağazada 300 TL’ye satılıyor.
- Kumaş ve iplik maliyeti belki 60 ₺
- Dikim işçiliği ortalama 20 ₺
- Aksesuarlar (etiket, düğme, fermuar vb.) 5 ₺
- Boya ve apre işlemleri 15 ₺
- Nakliye ve depolama 15 ₺
Mağaza kirası, elektrik, çalışan maaşları bu maliyete ekleniyor.
Üstüne KDV ve şirketin kâr payı geliyor.
Sonuç: Etikette gördüğümüz 300 TL, sadece kumaşın ve ipliğin değil; üretimden raflara gelene kadar yüzlerce elin emeğinin, yolun, zamanın ve verginin toplamıdır.
Gıdada, beyaz eşyada veya elektronik ürünlerde bu dağılım tamamen değişir. Örneğin bir ekmeğin maliyeti büyük ölçüde hammadde ve enerji giderinden oluşurken, beyaz eşyada Ar-Ge ve lojistik maliyeti çok daha baskındır.
Tüketici olarak fiyat etiketine baktığımızda, sadece “pahalı mı, ucuz mu” diye değil; “Bu fiyatın arkasında neler var?” diye de düşünmeliyiz. Çünkü gerçek fiyat, gördüğümüz rakamdan çok daha fazlasıdır.
Nurdan Dereli
Bir yanıt yazın